18 Eylül 2007 Salı

MALUMA MISRALAR

------------- 1 ------------------

Göz kapaklarıma binmiş yorgunluğum
Ama bu perdenin ardında yine sen!
Uyuyamıyorum...
Rüyalarıma geleceğine söz ver
Belki uyur umudum...

----------------2--------------------

Kalemim bitiyor gibi
Yavaşça süzülürken mürekkep
Kağıda bir kelime yazıyor
Bir kolum koptu kopacak !
Kalemim bitiyor
Sanıyorum kağıttaki bu tek kelime
Yine "sen" olacak

----------------3---------------------

Ne gönlüm seni taşıyacak kadar güçlü
Ne de kelimelerim yeter seni anlatmaya
Ben düz fikirlerin adamıyım
Hani şu kalıplaşmış teorilerin
Kölesiyim...
Kupkuru bilgi yığınlarının

Daha önce de dedim
Karşında senin kuru bir dal olurum
Beğenmezsin...

------------------ 4 --------------------

Kime "sen" desem fark etmiyor
Dilimden çıkan her sen sözü
Seni çağırır oldu artık
"Dön" diyebiliyorum sadece
"Dön" başka söze gücüm yetmiyor...

-------------------5----------------------

Şu tepelerin hangisinde oturuyorsun
Hangi pencereden bakıyor
Ufku hangi renkte görüyorsun
Bilmek isterdim
Hala aynı düşle mi uyanıyorsun...

Benim Yılım Eylülle Başlar

Benim yılım eylülle başlar
Benim mevsimimdir sonbahar
Kahverengi benim rengimdir
Sevgililerim benim kahverengi bakar
Gri bulutlar benim eserimdir
Yazdıklarım beni gri bulutlar gibi saklar
Benim yılım eylülle başlar
Özgürüm bir yağmur damlası kadar
Kuru yapraklar benim yüreğimdir
Sevdalarım benim nice rüzgârla savrulurlar
Benim mevsimimdir sonbahar
Görmek istediğim tüm tabloları sunar
Duymak istediğim her melodiyi söyler bana
Benim yılım eylülle başlar…

Keşke

Akar gider gözlerinden gözlerim
Bakışların kaçışlarım oldu zaten
Ne gözlerime engel olabilirim
Ne bu rüyadan uyanmak gelir içimden
Acınacak hallerdeyim
Zaten yazmayı da unutmuş ellerim
Artık satırlarım hikâyemin sonunda
Hala yeni sandığım küflenmiş rolümdeyim
Ve sen giderken benden
Pişmanlığın tek doğru olduğu dünyamda
Yeni bir keşke daha türetmekteyim…

1 Eylül 2007 Cumartesi

AŞK ÜZERİNE (10.04.07)

En güzel sayfalarımı sana ayırıyorum.Portakal çiçeği kokusu altında tüm güzellikler çevremdeyken fakat benim değilken yazıyorum bu iğrenç yazımla.

Evet itiraf etmeliyim;sana olan sevgim besledi beni bunca zaman.Seni yazdım ,her melodiyi seninle dinledim,her filmde ikimize rol biçtim.Ama ne yazık hepsi hayal.Hayal oldu hayatım.Sadece bir kez ucu ucuna yakalayabildim gerçeği.Gerçek bilim değildi,akıl değildi,mantık hiç değildi! Gerçek aşktı.Hani doğulu sofistlerin aşkı.Hani Leyla ile Mecnun,Kerem ile Aslı gibiydi.Yalnız gerçek aşk başkaydı.Hissedebildiğin acı ve ızdırap başka duyguya yer yoktu.Kavuşmak yoktu bu masallarda.Ve benim düşümde elbet.
Aşkı ucundan görürdün sadece o da bir kerecik bu aşk silueti sevdalıya yeterdi bir ömür.Bir endam tadardın sonrası hayal.Doğru yoktu! Gece ve gündüz birbirine karışırdı o hikayelerde şaşırırdım…



Henüz görmediğim tanımlayamadığım bir dert edindim kendime,dermanını bulamadım elbet.Acı çektikçe daha da çok kitaba sarıldık.Hayatı ve derdimizi nice filozoflara sorduk,tam bir kitap kurdu olduk,kendimize bir yok gösterici bilge aradık…Hani biraz Mevlana gibi birazda Fuzuli…

Günler geçtikçe her şeye her derde çare bulur olduk aşk hariç.İlim tuttu ellerimizden ama güneş yol göstermez oldu bu sefer.Döndük yüzümüzü yıldızlara mucizeler bekler olduk.Yıldız fallarına baktık tekrar tekrar ve inançlarımızı sorguladık.Ne istiyorduk biz? Ve neden huzursuzduk? Cevapsız sorularla boğulurken ve başka aşk ihtimalleri üzerine kumar oynarken kaybedeceğimizi bile bile çöktü üstümüze bir ağırlık.Ve başladık kirletmeye taşları,duvarları ve kağıtları…

Bundandır insanoğlundan nice kalem tutan kağıt düşmanı çıkmış…

Sence ben de onlardan değil iyim ey malum kişi?

AYNI MELODİLER

Seninle aynı melodileri dinledim ben
Aynı mısraları okudum yıllarca
Gölümde sen doluyken
Geçtim bilmediğim yollardan
Ben kimim söylesene !
Nasıl tanıdın beni
Ya da bir önemi var mı bunların
Seni bana getiren o kadar çok şey var ki
Senin yokluğunda yazdığım saçmalıkların
Koynundayım hâlâ
Sana bunca mısra yeter mi
Yetmiyorsa
Gel yanıma

Fakat gitme vakti gelmiş benim için
Böyle buyurdu kader
Yüreğimde bir sen duruyor
Ve seninle aynı melodileri dinliyorum
Ama sen bilmiyorsun
Aynı mısraları okuduk yıllarca
Belki biliyor da umursamıyorsun

Şu günler de geçmiştekiler gibi
Gelip geçer sevgili
Keşkesi bol düşlerimden sıyrılıp
Tekrar geçsen benden

Ya yeni bir iz daha bırakarak,
Ya da hiç dokunmadan…

Yeniden izlesek şu gidenleri
Bu yollardan…

29 Ağustos 2007 Çarşamba

DERTLEŞME

Gel kardeş gel de anlatayım
Nerden başlasam
Ya da nerde bitirsem
Bilmem ki
Hayat çok şey koparmış benden
Hangi parçamdan başlayım
Çok zaman çalar bizden anılar
Hangi yaramı sarayım
Gözlerim körmüş
Yalanmış sabahlar
Ve bu tozpembe sahtelikte
Bom boş insanlar içinde
Ben seni nasıl bulayım?

25 Ağustos 2007 Cumartesi

AKTARMALI SEYAHAT

Önümde belli belirsiz bir güneş batıyor
Gözlerim biraz nemli
Ama ağlamıyorum !
Yollarındayım işte
İlk durağım olmuş evin
Seni göreceğimden değil
Sadece umuduna doymak için
Ben kendi anneme
Aktarmalı gidiyorum...

SONBAHAR

Ben hep bir sonbaharda sevilmek istedim
Hani Eylülün başlattığı ama bitiremediği mevsim
Bir hüzün tablosu sarı yapraklı çıplak dallı resim
O pembe akşamüstleri cılız soğuğunu sevdiğim
Herkesin alevi sönmüşken hissedebildiğim
İçimi yakan sıcaklığı paylaşmak isterdim
Ben hep bir sonbaharda sevilmek istedim
Yağmurlar yağarken huzurla beklediğim
Duygularımın tutuşturduğu sıcak bir evim
Bir de sevdaları tutmak isteyen ellerim
Yazdan kalan aşkların ateşi sönmüşken, yanmak isterdim
Ben hep bir sonbaharda sevilmek istedim
Şimdi küçücük ürpertilerin karanlık koğuşundayım
Ayağımı uzatırsam değeceği sarı yaprakların
Göğe bakarsam bulutları delen çıplak dalların
Geçmişimi acılarımla harmanladığı kupkuru koynundayım
Başımda kahverengi bir Eylül bana gardiyan
Bense bu mevsimin tek kölesiyim
Var mı bu garip halimden anlayan
Çok değil sadece bir sonbaharda sevilmek istedim…

GARİP KASİDELER

-1-

Aşk kötü yapıyor be kardeşim !
Ne su, ne hava, ne ekmek…
Sürüm sürüm süründürüyor be kardeşim !
Mümkün mü emeklemek veya yürümek ?
Sanmıyorum !...

-2-

Ben şimdi seni düşünmüyorum ki !
Sadece “of” çekip, dertleniyor…
İç geçirip, üzülüyorum…
Niye mi ?
Bil bakalım !

-3-

Işık mı kaldı dünyada ?
Yoksa hâlâ bir yerlerde umut var mı?
İyide yıllar geçti benden,neden yoklar hayatımda ?
Daha benden alamadıkları kaldı mı?...

-4-

İnsan olduk
Sebebidir geçen günlerin
Hayattan soğuduk
Farkında değilken sevdaların
Gününü gün eden çocuktuk
Anlayınca da esiri olduk zamanın
Belki de bundan kaybolduk…
Kim bilebilir ?


-5-

Duymadığım bir müziğin ritmindeyim
Olaylar birçok perdenin ardında dönüyor
Dokuz köyün oyunları beni ilgilendirmez
Ben , sadece birkaç kişinin izleyebildiği
Onuncu köyde kendi sahnemdeyim.


-6-

Güneşe siper et gözlerini
Gölgede kalsın gözlerin
Belki o zaman yüreğini gizlersin...

Gerçi ışıkta temizleyemez
İçimizdekileri
Ne dersin ?
Doğru değilmi…

TÜRKÇE DERSİ

Kendimde olmam lazım
Yazabilmem için
Hocam ne huzuru anlamadım
Biz buradayız ama niçin
Konuşmak için gerekir bir adım
Hangi yollara gideyim siz seçin
Hocam hangi dil duyamadım
Ben hâlâ buradayım ama niçin
Her yerde bir parçam ne biçim hayatım
Ders hikâye hocam tüm bunları geçin
Bu hayatın gereksiz tanımlarını anlayamadım
Herkes kendince yaşıyor ama niçin

20. YAŞ GÜNÜ

Bugün bir başka 21 Eylüldü sanki
Ya da farklı bir sonbahar
Küçük bir pastaydı masadaki
Ve birkaç dosttu sadece
Bendeki garip bir yirmi yaş hüznü
Bir de hatırlanmanın mutluluğu elbette
Ne acıdır ki istediğim şiir olmadı bu
Güzel bir hediye veremedim kendime
Yirminci yaş günümdü şairliğimin sonu
İlk gurbet doğum günümdü ömrümde
Bir küçük pastaydı masadaki
Ve birkaç dosttu sadece
İçten bir teşekkür etmek istedim kendimce
Yirminci yaş günümdü şairliğimin sonu
Gönlümdekileri sığdıramadım kelimelere


Not: Bu şiiri 20. yaş günümü hatırlayıp o gün benimle olan Elanur,Abidin,Ezel ve Sermet'e armağan ediyorum...Tekrar Teşşekürler...

KAYBOLUŞLAR

Ben kaybolalı çok oldu
Gezip duruyorum boş gecelerde
Senleyken de bu geceler sonsuzdu
Şimdi biraz daha karanlık sadece
Sislere boğulmuş puslu günlerimde
Bana kızan çirkin düşlerin bile hoştu
Ben kaybolalı çok oldu
Nice ışıklar gördüm de faydasız
Binlercesi de garip gönlümde hapsoldu
Kimsesiz sabahlarım doğuyor yalnız
Seni görebildiğim sabahlarım daha hoştu
Ben kaybolalı çok oldu
Gümüşi bir gün geliyor yine
Eskiyi unutmak ve yiteni bırakmak için
Tekrar tekrar uyumak gerek bence
Ve sadece ummak…
Gözlerimi açtığımda sessizce
Kendimi yeni bir dünyada bulmak
Beni senden koparabilir mi sence?
Boş umutlar içinde uyumak
Kime soruyorum ki?
Belki sen de kayboldun
Kendi düşlerinde…

SENİ ANLATAN DAMLALAR

Bir yağmur damlasıydı seni anlatan,
Benden alıp göğe çıkaran,
Uzun felaket,kısası hüzün,
İzledikçe beni ben yapan…
Bir yağmur damlasıydı seni anlatan,
Güneş ışığına gökkuşağı altından bakan,
Gözlerin söylerdi,sefildi gökyüzüm,
Bakınca görünürdü sevdam bulutlarda yatan
Bir yağmur damlasıydı seni anlatan,
Hayallerimde yüzünü sislere boğan
Önünü göremeden koşmaya çalışan gönlüm,
Kör topal bir aşıktı haddinden fazlasını uman…
Bir yağmur damlasıydı seni anlatan,
Akıp giderken seni bana bırakan,
Binlercesi buluşursa geceyle düşümde,

Var gel halimi sen düşün !

24 Ağustos 2007 Cuma

BAŞKENT

Kurtarmam gereken bir başkent var
Düşman eli değmemiş Ankara
Bekle ben doğuncaya kadar
Umutla doğ yeni yarınlara
Cumhuriyet bakışlı çocuklara bırakacağım seni
Bekle ben doğuncaya kadar
Ulaşacaksın bir gün en güzel bahara
Cumhuriyetin başkenti Ankara


Not: Bu şiir bundan 3 sene evvel yazıldı.Malum Cumhurbaşkanlığı seçimiyle alâkası yoktur :))

Cebimdeki Şiir

Ankara’da yağmur varmış
Paltonu çıkarmışsındır…
Tenin ürpermiştir şimdi
Gözlerinde çakmaya hazır yıldırımlar
Bulutlu gökyüzüne bak!
Gelmekte olan karanlığa doğru
Uzat ellerini…
Beyaz yüzüne değsin damlalar
Ben hayalinde yaşarken
Seni uyandırsın bu yağmurlar…